İslam’da Mezheplerin Yakınlığı ve Yakınlaşmanın Esas İstikametlerine Dair Bazı Mülahazalar
Öz
İslam hukukunun temel ilkeleri itibariyle dînî karakterli olduğu bilinen bir husustur. Başlangıç, oluşum ve gelişme aşamalarında da söz konusu hukukun dînî karakteri her zaman belirleyici olmuştur. Durum böyle olunca İslam hukukunun geliştirilmesi ve uygulanması gibi görevlerle yükümlü olan yetkin bilginler (müctehitler) bağımsız ve serbest akıl yürütme yerine, daha çok nass denen dînî metinlere bağımlılık hissetmiş, yorum ve önerilerini nasslarla bir şekilde ilişkilendirmeye ya da nassların bünyesine dahil etmeye azamî gayret göstermişlerdir. İşin içine yorum girince aynı konuda birden fazla ihtimalin kaçınılmaz olduğu gerçeği ortaya çıkmıştır. Farklı yorumlar daha sonra mezhep adı verilen hukuk ekollerinin meydana gelmesine zemin hazırlamıştır. Aynı konudaki farklı yorumların artması zaman zaman hukûkî istikrarı tehlikeye sokacak boyutlara ulaştığından mezheplerin teşekkülü dinî-hukukî olduğu kadar, aynı zamanda sosyal ve psikolojik zorunluluk haline gelmiştir.