Articles

Câsiye Sûresinde ‘Âyâtullâh’: Tevhide Çağrı ve Deliller The Concept of Āyātullāh in the Surah al-Jāsiyah: the Call to Tawhid and the Signs of It «аятуллах» в суре аль-джасия: призывы к единобожию (таухид) и доказательства Câsiye Sûresinde ‘Âyâtullâh’: Tevhide Çağrı ve Deliller

Ali Bulut Yard. Doç. Dr., Bakü Devlet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Misafir Öğretim Üyesi, Bakü/Azerbaycan - Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Isparta/Türkiye

Necə istinad edilir?

Bulut, Ali , Bulut, A , , Bakı Dövlət Universiteti İlahiyyat Fakültəsinin Elmi Məcmuəsi, Câsiye Sûresinde ‘Âyâtullâh’: Tevhide Çağrı ve Deliller, 8, 16, 2011, 11-26, 2011

Zotero Mendeley EN EndNote

Xülasə

Bu makalede âyâtullah kavramının Câsiye sûresindeki yeri incelenmiştir. Buna göre otuz yedi âyetlik Câsiye sûresi, bütününe kıyasla âyât/آيَاتkelimesinin en fazla (on iki defa) yer aldığı sûrelerin başında gelmektedir. Câsiye sûresinde, Allah’ın âyetleri ifadesi temelde iki manayı içermektedir: Birincisi, insanın etrafındaki Allah’ın varlığına, birliğine, kudretine delâlet eden “Kevnî âyetler”dir. Sûrede, آيَاتkelimesi yalın halde geldiğinde genellikle bu tür âyetler kastedilmektedir. İkincisi ise, gerek lafzı ile gerekse Allah’a izafetenآيَات diğer tamlamalar ile zikredilen “Kur’ân âyetleri”dir. Kur’ân’ın üslubunca, sûrede her iki tür âyetler iç içe anlatılmaktadır. Sûredeki anlatım tarzıyla; ister Kevnî isterse Kur’ânî bütün âyetlerin tek kaynağının Allah olduğu; bunların, Allah’ın varlığı ve yüceliğinin birer işaret taşları konumunda bulunduğu göz önüne serilmektedir. Bu bağlamda tekrarlanan ifadelerle, bir taraftan mü’min insanın temel vasıfları arasında tereddütsüz iman, tefekkür ve şükür gibi hususiyetlerin bulunduğu vurgulanırken; buna karşın inkârcı tavrın en belirgin tezahürünün Kur’ân âyetleri karşısında ortaya çıktığı haber verilmektedir. Dolayısıyla Câsiye sûresi, Allah katından indirilen “Kur’ân âyetleri” ile yaratılış/yaratılanlar hakkındaki “Kevnî âyetler”in anlatıldığı vecîz sûrelerden birisidir.
In this article, it is examined the concept of āyātullāh in the surah al-Jāsiyah. Accordingly, comparing with the other surahs of the Qur’an, the surah al-Jāsiyah, which comprises of 37 verses (ayat), it is the biggest surah where the word of āyāt is used. The term of āyātullāhthe verses of Allah’ has basically two meanings in the surah al-Jāsiyah: the first are the cosmic signs surrounding the human being which signify the existence, unity and omnipotence of Allah. Generally, these types of verses are meant when the word of āyāt-آيَاتoccurs in nominative form. Secondly, the Qur’ānic verses are meant both by the term of āyātullāh and by the other compounds like āyātī, āyātunā, āyātu Rabbihim which are used for referring to Allah. According to the style of the Qur’ān, the two above-mentioned types of verse are explained in nested form. Following the wording of the Qur’ān, it could be said that the one and only source of both the cosmic and Qur’ānic verses is Allah; and it is also unfolded here that they are the signs of Allah’s existence and glory. On the one hand, it is emphasized with these repeated expressions in this context that the characteristics, such as the firm belief, thinking and gratitude are among the main peculiarities of man; and on the other hand it is mentioned here that the most distinct manifestation of the denialist attitude emerges against the Qur’ānic verses. Accordingly, the surah al-Jāsiyah, is one of the concise surahs where both the Qur’ānic verses and the cosmic verses related to the creation are elucidated.
Bu makalede âyâtullah kavramının Câsiye sûresindeki yeri incelenmiştir. Buna göre otuz yedi âyetlik Câsiye sûresi, bütününe kıyasla âyât/آيَاتkelimesinin en fazla (on iki defa) yer aldığı sûrelerin başında gelmektedir. Câsiye sûresinde, Allah’ın âyetleri ifadesi temelde iki manayı içermektedir: Birincisi, insanın etrafındaki Allah’ın varlığına, birliğine, kudretine delâlet eden “Kevnî âyetler”dir. Sûrede, آيَاتkelimesi yalın halde geldiğinde genellikle bu tür âyetler kastedilmektedir. İkincisi ise, gerek lafzı ile gerekse Allah’a izafetenآيَات diğer tamlamalar ile zikredilen “Kur’ân âyetleri”dir. Kur’ân’ın üslubunca, sûrede her iki tür âyetler iç içe anlatılmaktadır. Sûredeki anlatım tarzıyla; ister Kevnî isterse Kur’ânî bütün âyetlerin tek kaynağının Allah olduğu; bunların, Allah’ın varlığı ve yüceliğinin birer işaret taşları konumunda bulunduğu göz önüne serilmektedir. Bu bağlamda tekrarlanan ifadelerle, bir taraftan mü’min insanın temel vasıfları arasında tereddütsüz iman, tefekkür ve şükür gibi hususiyetlerin bulunduğu vurgulanırken; buna karşın inkârcı tavrın en belirgin tezahürünün Kur’ân âyetleri karşısında ortaya çıktığı haber verilmektedir. Dolayısıyla Câsiye sûresi, Allah katından indirilen “Kur’ân âyetleri” ile yaratılış/yaratılanlar hakkındaki “Kevnî âyetler”in anlatıldığı vecîz sûrelerden birisidir.

Referanslar

  • Abdulbâkî, Muhammed Fuâd, el-Mu’cemu’l-Mufehres li Elfâzi’l-Kur’âni’l-Kerîm, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1990.
  • Ateş, Süleyman, Yüce Kur’ân’ın Çağdaş Tefsîri, Yeni Ufuklar Neşriyat, İstanbul, tarihsiz.
  • Cevherî, İsmâil b. Hammâd, es-Sıhâh Tâcu’l-Luga ve Sıhâhu’l-Arabiyye, (Tahkik: Ahmed Abdulgafûr Attâr), Dâru’l-Ilm li’l-Melâyîn, Beyrut, 1979.
  • Ebu Ca’fer en-Nehhâs, Meânî’l-Kur’âni’l-Kerîm, (Tahkik: M. Ali es-Sâbûnî), Câmiatu Ummi’l-Kurâ, Mekke, 1989.
  • Ebu Hayyân, Muhammed b. Yusuf, Tefsîru’l-Bahri’l-Muhît, (Tahkik: Komis-yon), Dâru’l-Kutubi’l-Ilmiyye, Beyrut, 1993.
  • Elmalılı, Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, Ser Ofset Basımevi, Eser Kitabevi, İstanbul, 1971.
  • Fahreddîn Râzî, Muhammed, Tefsîru’l-Fahri’r-Râzî, Dâru’l-Fikr, Beyrut, 1981.
  • Fahreddîn Râzî, Muhammed, Tefsîr-i Kebîr Mefâtîhu’l-Gayb, (Tercüme: Suat Yıldırım.
  • Lütfullah Cebeci, Sadık Kılıç, C. Sadık Doğru), Huzur Yayınevi, İstanbul, tarihsiz.
  • Ferâhîdî, Halîl b. Ahmed, Kitâbu’l-Ayn muretteben ala Hurûfi’l-Mu’cem, (Tertib.
  • ve Tahkik: Abdulhumeyd Hindâvî), Dâru’l-Kutubi’l-Ilmiyye, Beyrut, 2003.
  • İbn Atiyye, Ebu Muhammed Abdulhakk, el-Muharraru’l-Vecîz fî Tefsîri’l-Kitâbi’l-Azîz, (Tahkik: Abdusselâm Abduşşâfî Muhammed), Dâru’l-Kutubi’l-Ilmiyye, Beyrut, 2001.
  • İbn Fâris, Ebu’l-Huseyn Ahmed b. Zekeriyyâ, Mu’cemu Mekâyîsi’l-Luga, (Tahkik: Abdusselâm Muhammed Hârun), Dâru’l-Cîl, Beyrut, 1991.
  • İbn Kesîr, Ebu’l-Fidâ İsmail, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, Muessesetu Kurtuba, Kahire, 2000.
  • İbn Manzûr, Cemâluddîn Muhammed b. Mukerrem, Lisânu’l-Arab, Dâru’l-Fikr, Beyrut, 1994.
  • İbnu’l-Cevzî, Ebu’l-Ferec Abdurrahman, Nuzhetu’l-‘Ayuni’n-Nevâzır fî Ilmi’l-Vucûh ve’n-Nezâir, (Tahkik: M. Abdulkerîm Kâzım er-Râzî), Muessesetu’r-Risâle, 1984.
  • Kurtubî, Ebu Abdillah Muhammed, el-Câmi’ li Ahkâmi’l-Kur’ân, (Tahkik: Abdullah et-Türkî) Muessestu’r-Risâle, Beyrut, 2006.
  • Mukâtil b. Suleyman, Tefsîru Mukâtil b. Suleyman, (Tahkik: Ahmed Ferîd), Dâru’l-Kutubi’l-Ilmiyye, Beyrut, 2003.
  • Râgıb el-Isfahânî, el-Mufredât fî Ğarîbi’l-Kur’ân, (Tahkik: M. Seyyid Kîlânî), Dâru’l-Ma’rife, Beyrut, tarihsiz.
  • Suyutî, Celâluddîn, el-İtkân fî Ulûmi’l-Kur’ân, Matbaatu Hicâzî, Kahire, tarihsiz.
  • Tabatabâî, Muhammed Huseyn, el-Mîzân fî Tefsîri’l-Kur’ân, Muessesetu’l-E‘lami li’l-Matbûât, Beyrut, 1973.
  • Taberî, Ebû Ca’fer Muhammed b. Cerîr, Tefsîru’t-Taberî el-Musemma Câmia’l-Beyân fî Te’vîli’l-Kur’ân, Dâru’l-Kutubi’l-Ilmiyye, Beyrut, 1992.
  • Yavuz, Yusuf Şevki – Küçük, Abdurrahman, “Âyet”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, c.X, s.242-244. İstanbul, 1991.
  • Zemahşerî, Ebu’l-Kâsım Mahmûd, Tefsîru’l-Keşşâf an Hakâiki Gavâmidı’t-Tenzîl ve Uyûni’l-Ekâvîl fî Vucûhi’t-Te’vîl, Dâru’l-Kutubi’l-Ilmiyye, Beyrut, 2000.
  • Zerkânî, Muhammed Abdulazîm, Menâhilu’l-İrfân fî Ulûmi’l-Kur’ân, Dâru’l-Kitâbi’l-Arabî, Beyrut, 1995.
  • Zerkeşî, Bedruddîn Muhammed, el-Burhân fî Ulûmi’l-Kur’ân, (Tahkik: Muhammed Ebu’l-Fadl İbrâhîm), Mektebetu Dâri’t-Turâs, Kahire, tarihsiz.